Ortadoğu, İsrail ve Hizbullah arasındaki gerilimle bir kez daha ateş çemberine girmişti. Ancak beklenenin aksine, iki taraf da tam kapsamlı bir savaşa sürüklenmekten son anda geri adım attı. Bu adımın ardında yatan sebepler, hem bölgesel dinamikler hem de iki tarafın stratejik çıkarlarına dayalı karmaşık bir denge politikasına işaret ediyor.
İsrail ile İran arasındaki gerilim, özellikle İran’ın misilleme hakkını saklı tutarak beklemesi, bölgesel tansiyonun her an patlamaya hazır bir noktada kalmasına neden oluyor. İsrail, bu ortamda bölgesel tansiyonu yüksek tutmayı stratejik bir tercih olarak benimsedi. Öyle ki, Rusya-Ukrayna savaşında iki buçuk yıl geride kalmış olmasına ve Rusya’nın biyolojik silahlar konusunda iddialar ortaya atmasına rağmen, medya dikkati ağırlıklı olarak Ortadoğu’da. Bu, İsrail’in bölgedeki olayları dünya gündemine taşımak ve böylece bölgesel liderlik iddiasını güçlendirmek için fırsatları kolladığını gösteriyor.
REKLAM
İsrail-Lübnan sınırında son dönemde yaşanan “ateş değişimi”, aslında her iki tarafın da itibarlarını koruma amacı güden kontrollü bir gerilim yönetimi stratejisi olarak değerlendirilebilir. İsrail ve Hizbullah, on aydan fazla bir süredir günlük olarak birbirlerine saldırılar düzenlese de son dönemde bu gerginlik, Hizbullah’ın önde gelen askeri komutanı Fuad Şükür’ün 30 Temmuz’da Beyrut’un güneyinde bir İsrail hava saldırısında öldürülmesi ve birkaç saat sonra Hamas’ın siyasi lideri İsmail Heniyye’nin Tahran’da İsrail’e atfedilen bir saldırıda hayatını kaybetmesiyle zirveye ulaştı.
Ancak, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, bu kritik suikastlere karşı “ateş değişimi” yolunu seçerek sınırlı bir tepki gösterdi. Bu seçimin ardında, Nasrallah’ın uzun süredir Fuad Şükür ile ilgili yaşadığı içsel sıkıntılar yatıyor olabilir. Şükür’ün son üç yıldır Nasrallah’ın olası halefi olarak adlandırılması ve İran’ın Paramiliter güçlerinin eski komutanı Kasım Süleymani ile geliştirdiği doğrudan ilişkiler, Nasrallah’ın tepkisini çekmişti. Bu nedenle, Nasrallah’ın Şükür’ün öldürülmesine karşılık olarak Hizbullah’ı tam kapsamlı bir savaşa sürüklememesi, stratejik bir geri adım olarak değerlendirilebilir.
Her iki taraf da yaşanan bu olayları birer itibar testi olarak gördü ve birbirlerine karşı saldırılar düzenleyerek askeri hedeflere zarar verdiklerini iddia ettiler. İsrail, büyük bir saldırıyı engellediğini ve sivilleri koruduğunu iddia ederken, Hizbullah ise Fuad Şükür’ün intikamını almak için Tel Aviv yakınlarındaki bir askeri istihbarat üssünü hedef aldığını açıkladı. Ancak, sonuçta her iki taraf da çatışmayı sınırlı tutarak daha büyük bir savaştan kaçınmayı başardı.
REKLAM
Bu, Hizbullah’ın İsrail ile doğrudan bir çatışmadan kaçınmak için ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor. Nasrallah’ın Şükür ve Heniyye suikastlerine verdiği sınırlı tepki, Hizbullah’ın bu aşamada daha geniş bir çatışmaya girmekten kaçındığını ortaya koyuyor. Özellikle Gazze’deki çatışmaların devam ettiği bir dönemde, Hizbullah kuzeyde İsrail’e baskı yaparak “destek cephesi” olarak rolünü sürdürmeye kararlı görünüyor.
İsrail, 7 Ekim’den sonra ikinci kez savunma pozisyonuna düşerek ordu içinde büyük bir psikolojik zemin kaymasına maruz kaldı. Bu durum, İsrail için önemli bir uyarı niteliğinde. Aynı zamanda Lübnan’daki derin ekonomik kriz, Hizbullah’ın geniş çaplı bir savaşa girmekten kaçınmasına neden oluyor. Lübnan halkı hükümete tepkili ve hükümet, sivilleri Güney Lübnan hattından tahliye edecek maddi güce sahip değil. İsrail ise göç eden aileler için tüm otelleri kapatmış durumda.
Sonuç olarak, her iki taraf da kendi iç dinamikleri ve bölgesel dengeleri gözeterek savaş riskini şimdilik erteledi. Ancak bu, bölgedeki gerginliğin tamamen sona erdiği anlamına gelmiyor. Aksine, bölgedeki şartlar büyük ölçüde Gazze’de ateşkes görüşmelerinin ilerlemesine bağlı olarak şekillenecek. Ateş değişimi kavramı çerçevesinde, daha geniş çaplı bir bölgesel savaş riski sadece ertelendi; tamamen önlenmiş değil.
Bu gelişmeler, İsrail ve Hizbullah’ın stratejik hesaplarını yeniden gözden geçirdiklerini ve daha geniş bir çatışmanın önüne geçmek için dikkatli adımlar attıklarını gösteriyor. Ancak Ortadoğu’daki bu kırılgan denge, her an yeniden bozulabilecek kadar hassas. Bu nedenle, tarafların gelecekteki hamleleri yakından izlenmeli.
*Haberin görseli AP tarafından servis edilmiştir. Temsilidir.
Haber Kaynak : HABERTURK.COM
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
GÜNDEM
10 Ekim 2024SPOR
10 Ekim 2024GÜNDEM
10 Ekim 2024SPOR
10 Ekim 2024SPOR
10 Ekim 2024GÜNDEM
10 Ekim 2024GÜNDEM
10 Ekim 2024